Çocuklar toplumda takip ettiğimiz genel geçer kuralları takip etmekte zorlanabilirler, elbette. Yaşları, algıları, nasıl yetiştirildikleri bu durumu değiştirmekle beraber, çocukların esnekliği bir yetişkine göre çok daha fazla.
Onlar verdiğiniz bir ürünü, “hepimizin bildiği” kuralları takip etmeden, orijinal bir şekilde kullanabilirler. Mesela bir suluboya ile kağıda resim çizmek yerine, boya pigmentlerinin suda dağılmasını izlemeyi tercih edebilirler. Kurbanlık bir koyunun yüzü gümüş olsa bir yetişkin ne yapardı bilmiyorum ama çocuklardan biri bugün, bu gümüş yüzü sorun etmeden resmini tamamlamaya karar verdi.
Sen bugün bu masada, bu boyalarla, bu kağıtlarla otursaydın; sana hadi gel kurban bayramı için resim yapalım desem, bu ürünleri nasıl kullanırdın hakikaten?
Bazen biz, resim güzel olmaz diye düşünüp önümüzde fırça varken bile fırçayı elimize almayabiliyoruz ya da boyanın tadına bakmayı düşündüğümüzde bu saçma düşünceden dolayı kendimizi suçlu hissedebiliyoruz.
Halbuki bir zamanlar biz de, boyanın tadına bakacak, gerçek hayatla bağlantısı olmayan renkleri kuzularımızda kullanacak, renkli sular üzerimizde leke bile yapsa onlarla oynamaya devam edebilecek kadar cesaretli ve esnektik. Hakikaten, ne ara esneklikten bu denli uzak hale geldik?
(Çocuklar toplumsal kurallara uyum sağlamıyorlar, bırakın dağıtsınlar her şeyi demek değildir bu. eğer kurallara uyum sağlamıyorlarsa ve onlar için gerekliyse bir takım şeyleri öğrenmeleri, tabii ki önemli. sadece öğretirken onların bu “düzen bozan” halleri bize çok şey fark ettirebilir. Bu farkındalık da hem bize hem çocuklarla olan ilişkimize iyi gelir diye düşünüyorum 🤍)
Comentários