top of page

Darıldın mı cicim bana?

“Biri bize olumsuz bir davranışta bulunduğunda duygusal dünyamızda inciniriz, ama kültürümüzde incindiğini kabul etmek küçük düşürücü bir durum olarak değerlendirildiğinden, incitilmiş olma duygusu bastırılır ve yüzeyde yaşanan şey kızgınlık ve yargılama olur, çoğu zaman alınganlık görünümünde.

Küsmeyi seven bir toplumuz. Her vesileyle küsmeyi huy haline getirmiş insanlarımız bile var. Oysa küsmek yoğun bir ilişki sürdürme biçimidir. Çoğu zaman, kusülen insan dost kabul edilenlerden daha sık hatırlanır. Biri bizi incittiğinde tepkimiz kızgınlık ve yargılama olursa, karşımızdaki insan bize ne yaşattığını anlayamaz ve kızgınlık tepkimize karşı kendini savunmaya geçerek vicdanından kurtulmuş olur. Onu yargılamadan incindiğimizi ona hissettirebildiğimizde ise vicdanıyla yüzleşme olasılığı artar.” diyor Engin Geçtan Zamane adlı kitabında.

Engin Geçtan’ın bahsettiği bu durum, insanı bir tercih noktasına götürüyor. Eğer biri bizi “incitirse”, ona nasıl davranacağımız, tepkimizi nasıl ortaya koyacağımız bir tercih meselesidir. Bu tercihi düşünürken, uzun vadeli sonuçları düşünmek karar sürecimizin daha verimli geçmesini sağlayabilir.

Bizi inciten kişiyi öfke ve kızgınlığımızla yargılayıp; onun bizden uzaklaşmasını, aslında değer verdiğimiz o insanı kaybetmeyi; bu yüzden onunla paylaştığımız mutluluk, heyecan, macera duygularını heba etmeyi mi izleyeceğiz? Yoksa onu yargılamadan incindiğimizi hissettirip; hem kendi duygularımızı ifade ederek rahatlamayı, hem karşı tarafın ilişkisini tamir etmesine fırsat vermeyi hem de arkadaşımızla ortaya çıkan heyecan, macera, huzur gibi duygulardan uzaklaşmamış olmayı mı tercih edeceğiz?

Tercihin sonuçları çeşitlendirilebilir, senaryo farklı farklı yerlere gidebilir. Önemli olan bizlerin tercih yaparken sonuçlarını düşünerek hareket ettiğimizde, evrendeki kelebek etkisinin değişme ihtimali, midir?




20 görüntüleme0 yorum

Komentáře


bottom of page